Bazen sabah kahvemi içerken aklıma takılıyor; “Acaba ne zaman kahvemi de bir yapay zeka hazırlayacak ve bana getirecek?” Çok da uzakta değil bence. Teknoloji öyle bir hızla gelişiyor ki, artık bilim kurgu senaryoları gündelik hayatımızın parçası olmaya başladı.

Yapay zeka denince çoğu kişinin aklına robotlar, insansı makineler veya distopik filmler geliyor. Ama aslında yapay zeka dediğimiz şey; algoritmalarla, verilerle ve öğrenmeyle gelişen bir zihin. Şu an bile sosyal medya algoritmalarından alışveriş önerilerine, sağlık sistemlerinden otomobillere kadar her yerde sessizce bizimle beraber çalışıyor.

Peki gelecekte ne olacak?

Yapay zeka, insanların rutin işlerini tamamen devralacak ama bu bir tehdit değil, aksine bir fırsat. Çünkü insanın özü yaratıcılıkta, empati kurmada ve hayal etmede yatıyor. Yapay zeka bizim rakibimiz değil, akıllı bir asistanımız olabilir. Doğru kullanıldığında zaman kazandırır, sorunlara çözüm üretir, hatta ilham verir.

Ancak işin bir diğer yüzü de var. Bu kadar güçlü bir teknolojiyi etik sınırlar içinde tutmak şart. Veri güvenliği, özel hayatın gizliliği ve toplumsal eşitlik gibi konular, sadece mühendislerin değil, hepimizin sorumluluğunda. Çünkü gelecek, sadece kodlarla değil, değerlerle de yazılıyor.

İnsanın duygularını hiç bir yapay zeka alamaz!

Yapay zeka öğrenir belki her bilgiyi, ama hissedemez tek bir gözyaşımızı.

Gelecek bizden kaçmıyor, aslında bize doğru geliyor. Soru şu: Biz ne kadar hazırız?