Bir yılı daha uğurluyoruz. Takvim yaprakları yine sessizce eksiliyor ama herkesin içinden geçen aynı soru: Bu yıl ne bıraktı, bizden ne aldı?
2025, çoğumuz için “idare ettik” yılıydı. Büyük hayaller değil belki ama ayakta kalma mücadelesiyle geçti. Yorulduk, bazen sustuk, bazen görmezden geldik. En çok da alıştık. Halbuki insanın en tehlikeli hali, her şeye alışmasıdır.
Yeni yıl denince herkesin dilinde aynı cümleler var: sağlık, mutluluk, huzur… Güzel kelimeler ama içi boşaltıldığında sadece birer temenni olarak kalıyor. Oysa mesele yeni bir yıl değil; mesele, aynı hatalarla devam edip etmeyeceğimiz. Aynı insanları alkışlayıp aynı yanlışları normalleştirip, sonra yine hayal kırıklığına uğrayıp uğramayacağımız.
2025 bize şunu çok net gösterdi:
Sakin olmak zorundayız ama sessiz kalmak zorunda değiliz.
Güçlü durabiliriz ama duyarsız olmak zorunda değiliz.
Yalnız yürüyebiliriz ama yönsüz olmak zorunda değiliz.
Bir şeylerin değişmesini beklemek kolay, değiştirmeye niyet etmek zor. Sosyal medyada birkaç paylaşım, yılbaşında birkaç iyi dilek yetmiyor. Değişim, önce insanın kendi aynasına bakmasıyla başlıyor. Kim olduğumuzu, neye sessiz kaldığımızı, neyi sırf işimize geldiği için savunduğumuzu sorgulamadıkça; hangi yıl gelirse gelsin, sonuç aynı oluyor.
Yeni yıldan mucize beklemiyorum. Hiçbir zaman da beklemedim. Ama şunu bekliyorum:
Daha az gösteriş, daha çok samimiyet.
Daha az bağıran, daha çok düşünen insanlar.
Haklı olmayı değil, doğru olmayı önemseyen bir duruş.
Belki 2026 her şeyi düzeltmeyecek. Ama biz istersek bazı şeyleri yerli yerine koyabilir. Herkesin birbirini ezmeye çalışmadığı, gücün değil karakterin konuştuğu, suskunluğun korkaklık sayılmadığı ama haksızlık karşısında sessizliğin de erdem görülmediği; kibarlığın saflıkla, nezaketin zayıflıkla, iyi niyetin de “salaklıkla” karıştırılmadığı bir yıl olabilir.
Yeni bir yıl, yeni bir sayfa değildir aslında. Aynı kitabın devamıdır. Ama kalemi biraz daha bilinçli tutmak bizim elimizde.
Ve ben, tüm kalbimle şunu diliyorum:
2026; 2025’i aratmayacak kadar güçlü, onurlu insanların çoğaldığı, mutluluğun lüks sayılmadığı, huzurun bir temenni değil bir hak olduğu nice yeni yılların başlangıcı olsun.